Günümüzde dijital pazarlamayı ve her türlü içerik oluşturan internet sitesini ilgilendiren en sıcak konulardan birisi native advertising denilen, kendilerini çevreleyen içerik ile aynı görünen ve aynı deneyimi sunan reklam türleri. Yani, sitenizdeki içerik nasıl üretiliyorsa öyle üretilmiş, dil ve ton farkı bulunmayan, okura ihtiyacı olan bilgiyi veya eğlenceyi verirken bir yandan da reklam sponsorunu da tanıtan reklamlar.
Her konuda dijital dönüşüm geçirdiğimiz böyle bir zamanda native advertising 21 yıllık internet tarihinde yepyeni bir sayfa açıyor gibi görünebilir. Ancak native advertising’in tarihi, 80 yıldan daha eskiye dayanıyor.
80 yıl öncenin reklamcılık tekniği
Radyo cihazlarının askeri birer sır olmaktan çıkıp evlere kadar girdiği 1930’lu yıllar ve sonrasında, reklam kuşakları yayına girdiğinde dinleyicilerin reklamları gerçekten dinlemeleri için oluşturulmuş bir kavramdır native advertising. O sırada yayındaki programın format ve diline uygun yapılan, sanki programın bir parçasıymış gibi dinlenen ama aslında birer reklam olan sunumlar, native advertising’in temelini oluşturdu.
Şaşırtıcı bir şekilde, şu anda her türlü içerik tekniği ve teknolojisine sahip olduğumuz halde, hala native advertising’in 70-80 yıl önceki başarısına erişebilmiş değiliz. Ancak yaklaşıyoruz: Dijital dünyada native advertising yatırım toplamının bu yılsonunda 16,8 milyar doları geçeceği düşünülüyor. Native olmayan diğer reklam türleri ise 13,2 milyar dolarda kalacak. 2021 yılı beklentisi se native advertising’in 36,3 milyar dolarak yükselirken, diğer reklam türlerinin 12,8 milyar dolara gerileyeceği.
Native olmayan reklamlar yok hükmünde
Sizin haricinizde milyonlarca başka seçeneği olan okurun, takipçinin veya müşterinin zaten çok kısıtlı olan dikkatini dağıtmadan, ürkütmeden ve sitenizde sunduğunuz deneyimde kesinti yaratmadan sponsorlarınızın mesajını iletmek artık size bir avantaj sağlamaz; olsa olsa piyasada tutunabilmenizi sağlar. Native advertising ile uğraşılmasının demin saydığımız nedenler haricinde bir başka çok önemli sebebi de, başta dünyaca ünlü Ad Blocker uygulaması olmak üzere diğer yüzlerce reklam engelleyici yazılım, program ve uygulama. Native advertising, bu uygulamalar yüzünden artık hiçbir işe yaramayan banner ve diğer türlü reklamlarınızdan kaybettiğiniz geliri yerine koymanızı sağlar.
Bir diğer çok önemli konu ise, aslında şimdiye kadar piyasayı domine eden ve umut tacirliğinden başka pek bir işe yaramayan statik reklamlar. Kullanıcının hiç ilgisini çekmeyen, aradığı ile hiç alakası olmayan, ilgi alanına girmeyen, hatta sitenin bile içeriği ile tamamen zıt yönlerde olabilen banner, anlık bildirim v.b. gibi reklamlar yüzünden internet kullanıcılarının neredeyse tamamı bu tür reklamlara karşı artık kör durumdalar. Sitenizin her yanını en güzel bannerlar ile kaplasanız, sayfa giydirseniz bile kullanıcılar artık bırakın reklamların ne dediğini anlamaya çalışmayı veya tıklamayı, bakmıyorlar bile. Bu yüzden native advertising, kullanıcının zaten ilgisini çekmiş, tıklanmış ve tüketilmekte olan içeriğe yedirilmiş, her türlü yazılımdan kaçabilen (şimdilik) ve gerçekten bir işe yarayan reklam türü olarak kaçınılmaz olarak kullanılması gereken bir yöntem.
İçeriğiniz yoksa siz de yoksunuz
Eskiden internette yoksanız iş hayatında da yoksunuz derdik. İnternette var olabilmeniz ise, insanlara sunabildiğiniz içerik ve bu içeriğin size sağladığı yarar kadar. Artık reklam ile internette sunduğunuz ürün veya hizmetlerinize dikkat çekme dönemi kapandı. Bunu hala uygulayanlar, kapalı bir kapıyı tırmalayan kedilerden farksızlar. İnternette var olabilmek için içeriğinizi geliştirin ve size yarar sağlamasına bakın.