PayPal’ın 6 Haziran Pazartesi günü tüm Türkiye operasyonunu durduracak olması, akıllarda büyük soru işaretlerinin oluşmasına sebep oldu. PayPal’ın BDDK’dan lisans alamaması sonucunda operasyonlarını sonlandırmak zorunda kalması, PayPal’ın bilinçli olarak ülkeden “atıldığı” gibi yorumlara da yol açtı.
Ülkemizdeki regülasyonlar çok net olarak ödeme sistemi şirketlerinin sunucularının ülke içerisinde barındırılması gerektiğini belirtiyor. Şirketlerin ülke içinde sunucu barındırıp, işlemleri bu sunuculara kaydetmeleri gerekiyor. Doğal olarak kendi merkez sunucularına da eş zamanlı back-up alabilmeleri çok mümkün. Elimizdeki bilgiler, PayPal’ın bu şartı yerine getirmediği ve getirmek istemediği için operasyonlarını sonlandırdığı yönünde.
Bahsedilen regülasyon aslında “bizim” regülasyonumuz değil, AB direktifleri içerisinde bulunan bir regülasyon. Tüm AB ülkelerinde sistem aynı şekilde işliyor ve bu ülkelerde faaliyet gösteren PayPal, sunucularını o ülkelerde barındırıyor. Peki, neden Türkiye’de de barındırmayı tercih etmedi?
PayPal kar odaklı bir işletme olduğu için akla gelen en mantıklı ve yalın sebep, PayPal’ın sunucu yatırımı yapıp kar edebileceği kadar online ödeme hacmine henüz ulaşmamamız. Tabi ki bunun bir çok nedeni var: internet teknolojilerine güvensizlik, kapıda ödeme seçenekleri, farklı online ödeme metotları ve rakip şirketler gibi. Ancak PayPal, rekabete katılma zahmetine bile katlanmadığına göre kendi kar marjı ve hedefleri açısından bizim gördüğümüzden çok daha farklı bir finansal tablo görüyor olabilir.
Aslında AB direktiflerini geriden takip ettiğimiz için şaşırıyoruz ama olay şu: Online ödeme sistemlerinde akreditasyon (ödeme yapan kurumun / tarafın saygınlığı ve güvenilirliği) çok önemli. Son zamanlarda online ödeme sistemi hizmeti veren şirketlerin büyük çoğunluğu tümüyle credentials’a odaklandı. Visa ve Mastercard yıllardır banka bilgilerini güvenlik anahtarıyla saklıyor.
PayPal bu konuda kurnazlık yapıp sistemin üzerine ayrı bir katman olarak eklemlenmişti. Sonra devletler ve bankalar her şeyin e-ticaret olduğunu anlayınca PayPal’dan da bunu istemeye karar verdiler. Böylece yeni AB müktesebatı doğdu. Ayrıca Türkiye’nin de uyum süreci var.
PayPal sunucuyu başka ülkede tutunca:
- Ödemede anlaşmazlık halinde Türk mahkemeleri kullanılamıyor.
- Veri güvenliği sağlanamıyor.
- Kara para aklama ve terörist finansmanı kolaylaşıyor.
AB ile aynı kriterleri dikte eden regülasyonlar konusunda tartışılacak fazla bir durum yok. Dünyanın bu yarı küresindeki ekonomik sistemin çok büyük çoğunluğu aynı regülasyonlar ile işliyor. Finansal güvenlik açısından yakın ticari temaslarda bulunan coğrafyaların benzer kurallar benimsemelerinde şaşırılacak bir taraf yok. Ancak, şunu da unutmamak lazım ki, AB regülasyonları, AB gibi işleyen bir online ekonomik sistem düşünülerek oluşturulmuş. Bu regülasyonların, bizimki gibi çok farklı bir ekonomik duruma uygunluğu oldukça tartışmalı. Ama tabi ki, regülasyon uyumluluğu açısından iyi.
AB ile online ekonomik farklara örnekler binlerce verilebilir. Ama en büyük ayrım, e-ticaretin ve dolayısı ile online ödemenin motoru olan perakende de ortaya çıkıyor. AB ülkelerindeki e-perakende %7-11 seviyesindeyken, Türkiye’de %2’ye bu yılın sonunda veya 2017’nin başında ulaşması bekleniyor. Bu oran farkı, PayPal’ı sunucu yatırımı yapmaktan caydırmış olabilir.
Kısacası PayPal gibi elektronik ödeme sistemlerinin e-ticarete büyük katkı sağladığı da doğru. Ancak, siber saldırıların arttığı dünyada devletlerin sistemi kontrol altına almak istemesi de normal.
PayPal’ın şu an faaliyet göstermediği ülkelerin listesi ise şöyle: Afganistan, Bangladeş, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Fildişi Sahili, Kuzey Kore, Ekvator Ginesi, Gabon, Gana, Haiti, İran, Irak, Lübnan, Liberya, Libya, Monako, Moldova, Karadağ, Mianmar, Pakistan, Paraguay, Güney Sudan, Sudan, Suriye, Doğu Timor, Özbekistan, Zimbabve ve Türkiye.